Yazılarımız E-Mail Adresinize Gelsin

28 Aralık 2013 Cumartesi



Ben şimdi ne yazsam hangi kelimeleri kullanıp hangi cümleleri sarfetsem bu kitabı anlatmak için yetersiz kalacak , şu an ki duygularımı ifade edemeyeceğim . Ben hiç abartısız mükemmel ötesi bir kitap okudum .
Gerek  dış kapağı –iç kapağı, gerek sayfa kalitesi , gerekse yazı puntosu ve en önemlisi çevirisiyle dört dörtlük bir kitap oldu benim için. Eeee haydi artık söyle bu hangi kitap ? Bu kadar seni etki altına alan sana bu satırları yazdıran, dediğinizi duyar gibiyim  J

 Evet beni bu kadar etkileyen kitap ; Arkadya Yayınları’ndan çıkan Sarah Jio’nun Böğürtlen Kışı adlı kitabı. Kitap bitmesin diye ağırdan aldığım halde kitap bitti , keşke hiç bitmeseydi  ve yüzlerce sayfa daha olsaydı da ben okusaydım .Sevgili yazarımız Sarah Jio yapmış yapacağını , müthiş bir kurgu ortaya çıkarmış, tebrik ederim.♥

Kitaptan biraz bahsedecek olursam , Mayıs ayında  çok ender rastlanan bir kar fırtınası sonucunda, çocuğunu kaybeden bir annenin ( adı: Vera ), duygu yüklü hikayesi  diyebiliriz kısaca. Ama kitapta sadece  bir annenin çocuğunu bulma çabalarını değil , aşkı- sevgiyi, arkadaşlık – dostluk ve aile bağlarını , zengin insanların nasıl acımasız olabileceklerini , tabi aynı zaman da zengin olmasına rağmen iyi kalpli insanların da olduğunu , asla pes etmemeyi ( etmemek gerektiğini ) bu kitapta kısaca okuyacaksınız .

Aslında detaylı bir yorum yazabilirim lakin tüm o büyülü atmosferi bozmak, hevesinizin kursağınızda kalmasını istemiyorum ve zaten en başta da dediğim üzere ne yazarsam yazayım bu kitap için yeterli olmayacak .

Bu kitap okunup sonra bir kenara kaldırılacak ve unutulacak bir kitap değil, yıllar sonra bile okuduğunuz da  aynı tadı alabileceğiniz, size bir şeyler katabilecek, duygu yüklü (her duyguyu içinde barındıran ) ender kitaplardan bir tanesi ..

Bu kitaba ben bayıldım ve  bir puan verecek olursam, hiç abartısız bin de bin beş yüz puanı veririm.

Ve son olarak bu kitabı bizlerle , titizlikle ve özenle buluşturduğu için Arkadya Yayınları’na çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla…


26 Aralık 2013 Perşembe



Evet uzun zamandır beklediğim bir başka kitap ise "DESTEK YAYINLARI'NDAN "çıkacak.

8 Ocak'ta raflarda ki yerini alacak olan "ERTÜRK AKŞUN'UN- AGAFYA "adlı kitabı için artık geri sayım başladı :)

Bende heyecanla bekliyorum . ;)


CENNETİN RENGİ ADLI KİTABI TANIYALIM :)



E.V MİTCHELL
Arkadya Yayınları'ndan yepyeni bir yazar ve kitabı geliyor .Kitabımız  seri ... Duygu yüklü bir kitap aynı zaman da .Hangi kitap mı ? E.V MİTCHELL- CENNETİN RENGİ ..( THE COLOR OF HEAVEN )

Şimdi kitabımızı tanıyalıım. Bu arada kitabımız  5 Ocak'ta raflarda ki yerini alacakmış ..


Cennetin Rengi : 

Sophie Duncan herkesin hayalini kurduğu bir hayatı yaşıyordur. Başarılı olduğu bir işi, mutlu bir yuvası ve bu yuvayı neşesiyle taçlandıran bir de iki yaşında kızı vardır. Ancak bir gün aldığı bir haberle tüm dünyası altüst olur. O zamana kadar yaşadığı hayatın bir yalandan ibaret olduğunu anlayan Sophie, artık kaderini karşılama vaktinin geldiğinin farkındadır. Yok saydığı annesiyle yüzleşerek geçmişindeki sırların kilidini açacaktır. Ve öyle bir an gelecektir ki gerçekten yaşamakla sevmenin ne demek olduğunu doğaüstü bir olayla keşfedecektir. 

Cennetin Rengi her zaman umut vardır dedirten muhteşem bir hikâye. Aşkın gücünü, kendini yeniden keşfetmeyi, kalp kırıklığını ve iyileşmeyi anlatan bu romanı okurken, sayfaların akıp gittiğini anlayamayacaksınız. "Bu kitap tam anlamıyla yürek burkuyor." Romantic Times                              


(Tanıtım Bülteninden)
Bugün sizlere KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ'nden bir kitap tanıtacağım .

UYGAR ŞİRİN- KARŞIK KASET :

Karışık Kaset 

"- Niye anlatmıyorsun?
- Neyi?
- Neden böyle davrandığını?
- Bilmiyor musun?
- Bilmiyorum.
- Bilmiyorsan ben de anlatmıyorum.
- Ama çok saçma! Bilmiyorsam anlatman lazım.
- Bence senin bilmen lazım.
- Başka bir şey söylemeyecek misin?
- Kaset var ya işte."

Şimdi şöyle... İremle 1990da tanıştık. Ben 13 yaşındaydım, o 12. Ben tabii ku?t diye âşık oldum, gittim bir karışık kaset hazırladım. Ama İremin derdi başkaymış. Sanırım. Tam da emin olamadım.Sonra tuhaf bir şey oldu, 10 yılda bir karşılaşmaya başladık. Saat gibi, aksatmadan. Hayat ya bizle dalga geçiyordu ya da bize yeni bir şans veriyordu. 

Sonuçta iş öyle bir yere geldi ki 20 yıldır birlikteydik ama daha ilişkimiz başlamamıştı.

Karışık mesele.

23 Aralık 2013 Pazartesi


AMANDA PROWSE 



Evet haftanın ilk haberlerinden biri "Epsilon Yayınevi'nden " geldi. Yepyeni bir yazar ve kitabıyla bizleri  buluşturuyorlar : "Amanda Prowse -Ne Yaptım Ben Sana?" adlı kitap ile ..

Kitap, seri değil ve aynı zaman da bizde de orjinal kapak ile çıkacakmış.Konusu da duygusal ki ben duygusal kitapları daha çok seviyorum . ♥

Gelelim tanıtım yazısına :








NE YAPTIM BEN SANA?


"Çocuklarınızı kurtarmak için... ailenizi yıkar mıydınız?"


“Deli misin Mark? Bu yüzden mi böylesin? Deli misin sen? Deli olduğunu biliyor musun, yoksa olmadığını mı düşünüyorsun? Seni yöneten delilik olmalı. Bana o ağza alınamayacak şeyleri hastalıklı ve zalim ruhun yüzünden yapıyor olmalısın. Peki bunun sebebi ne Mark? Sana da başka biri mi kötü şeyler yaptı? Bu fikirlerin kaynağı ne? Davranışların sana neşe mi veriyor üzüntü mü? Bana üzüntü veriyor Mark, bana üzüntü veriyor.

Beni aldın ve geriye eskiden içinde bir insanı barındıran bu kabuk kalana kadar, yıllar boyunca yavaş yavaş parçalara böldün. O kabuğun içinde ben vardım ama ben gittim, geriye yalnızca kılıf kaldı. Ben gittim ve bunu bana sen yaptın. Neden ben Mark? Neden beni seçtin? Benim yapacağım çok şey vardı, verecek çok şeyim vardı. Benim bir hayatım vardı…”

“Paramparça olmuş hayatını yeniden kurmaya çalışan bir kadının verdiği mücadele… hem çok sürükleyici hem de yürek sızlatıyor… harika yazılmış.”

Closer

14 Aralık 2013 Cumartesi



Çok yakında Parodi Yayınları'ndan çıkacak olan "BABAMI BEKLERKEN " adlı kitaptan sizlere minik bir alıntı sunacağım. Ve tabi ki ön okumasını :)

"Umut, hiçbirimize fazla yakın olmayanlar arasında son günlerde.
Bazıları onunla soğuk algınlığıyla savaşır gibi savaşıyor, bazıları da sıcak bir battaniyeye sarılır gibi sarılıyor ona. Ya ben?

Geceleri sinsice rüyalarıma giriyor 
ve babama benziyor 
ve sana 
ve yuvama."








Nemesis Kitap’tan çıkmış olan , Tawna Fenske’nin Yalancı Âşık kitabını , okuyup bitirmiş bulunmaktayım.(Aslında biteli bir kaç gün oldu ancak ben şimdi yorumumu bloga ekleyebilme fırsatı buldum)


Öncelikle, kitabın çevirisi çok akıcıydı. Yazı puntosu tam istediğim gibiydi. Tabi arada tek tük yazım hataları vardı , ama bunu nazar boncuğu olarak görüyorum.

Kitabımız, tam bir romantik komedi ve film tadında.

Kitapta ; Violet adlı bir kadının, günün birinde annesinin bir olay sonucunda sakatlanması üzerine annesinin mesleğini kısa süreliğine devralması ki annesinin mesleği , medyumluk Violette’in asıl kendi mesleği ise muhasebecilik. Ama gelin görün ki annesinin hatrı için kısa süreliğine medyumluk yapmaya ikna oluyor. Ve asıl olaylar onun medyum olmasıyla başlıyor . Kızımız hiç medyumluktan anlamıyor ve başına bir sürü iş açıyor , aslında acemi şansı da var kızımız da yok değil . 

Medyumluk işini devr almasından sonra bir adamla tanışıyor adı Drew .Drew de bar işletiyor . Aynı zaman da yakışıklı bir doktorumuz da var , adı Chris. Violet bu iki adam arasında zaman zaman gelgitler yaşıyor, kalbini mi yoksa mantığını mı seçmesi konusunda .Fakat en sonunda bir tanesinde karar kılıyor , tabiî ki de . Ama genede yaptığı ufak bir hata sonucu ilişkisi tehlikeye girebiliyor. Bakalım Violet , bu olaydan sıyrılabilecek mi ve aşkı bulabilecek mi ?

İşte bunların bütün cevabı , okurken yüzünüz de tebessüm oluşturacak , bu kitapta saklı. Okuyun, görün 

Şahsen ben çok beğendim . Kesinlikle tavsiye ediyorum . Ve Nemesis Kitap’a bu kitabı bizlerle buluşturduğu için çok teşekkür ediyorum. Bir puan verecek olursam da on üzerinden dokuz puan veriyorum.Saygılarımla…

3 Aralık 2013 Salı


Bugünün bir başka sürprizi de ,

Eksik Parça Yayınevi'nden geldi .Şans kitabıyla gönlümüz de taht kuran Karen Kingsbury'nin yeni kitabı "Köprü",  5.12.2013 tarihinde raflarda ki yerini alacakmış.

Şahsen konusunu çok ama çok beğendim. Çevirmenine zaten güveniyorum,Şans kitabını da aynı çevirmen çevirmişti . Bu kitapta seri değil :)

Gelelim şimdi konusuna ,


KAREN KİNGSBURY- KÖPRÜ:

Farklı dünyalardan iki genç yaşadıkları şehirlerden uzakta, müzik okumak için geldikleri üniversitede tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Aynı zamanda kitaplara ve okumaya da âşıktırlar. Her gün birlikte zaman geçirdikleri Köprü adındaki kitabevi onların gurbetteki evleri olur. Burası onlarla hayalleri arasında da köprü kurmaktadır. Ancak ait oldukları dünyalar onları birbirinden koparır.


Yıllar sonra yaşanan bir trajedi onları tekrar aynı yerde, Köprü’de birleştirir. Bu trajedi acaba onlara tanınan ikinci bir şans mıdır?


Köprü bir mucizeyle tekrar ayağa kalkacak mıdır?


NewYork Times Best Seller Yazarı Karen Kingsbury, ŞANS’tan sonra bu kez de kayıp bir aşkı, doğal afetle yerle bir olan bir kitabevini ve bu kitabevinden yolu geçenlerin vefa duygusuyla bir araya gelmelerini anlattığı, yürekleri ısıtan bir hikâye ile okuyucularının karşısına çıkıyor.

Bugünün bir diğer güzel sürprizi ise ; Martı Yayınları'ndan geldi . Martı Yayınları' da bizi  yepyeni yazarlarla tanıştırmaya devam ediyor .

Bugünde yepyeni bir yazarın kitabını tanıttılar ; ALİ  HARRİS adlı yazarın İLK SON ÖPÜCÜK adlı kitabı.

Yazarın ismi bizim için en tanıdık isimlerden biri , akılda da kalıcı . Genelde yabancı yazarları  pek aklımda tutamam da .Hatta yazarı Türk ismi gibi düşünüp, yanılgıya varacağımız ilk şey  acaba erkek bir yazar mı ? Hayır değil, yazarımız kadın :)
Neyse, kitabımız seri değil , tek  kitap. Çevirmeni iyi bir çevirmen şahsen ki bir kitabı vezir de eden rezil de eden  çevirisidir, bana göre.

Konusu da çok şeker , goodreads puanları gayet iyi ,sayfa sayısı bakımından gayet doyurucu .  Eee daha ne olsun değil mi ama ? Alınıp okunsun sonuç olarak . 
ALİ HARRİS 



ALİ HARRİS - İLK SON ÖPÜCÜK (THE FİRST LAST KİSS): 
Avuçlarınızdan kayıp giden bir aşka nasıl tutunabilirsiniz?

Bana bir iyilik yapın ve bugün bir kuralı yıkın.

Kendinizden geçin ve anı yaşayın!

Yüreğinizi açın. Şimdi lütfen biraz daha açın. Çok sevin, hiç sevmediğiniz kadar çok hem de. Dimdik ayakta durup aşkınızı haykırmaktan ve sesinizin duyulmasından korkmayın. SENİ SEVİYORUM diye bağırın.
Aşkın hakkını verin. Ve sokakta, herkesin önünde nefesiniz tükenene kadar sevdiğinizle öpüşün, sanki her biri son defaymış gibi…

Molly ile Ryan ilk öpüştüklerinde sonsuza kadar birlikte olacaklarını biliyorlardı, ta ki gelecek onlara hiç ummadıkları bir sürpriz hazırlayana kadar…

 “İlk Son Öpücük’ü okuduktan sonra ne geçmişin ne de geleceğin, sadece şimdinin önemli olduğunu hatırlayacaksınız. Kahvenizi hazırlayın ve kendinizi aşkın, mutluluğun, hüznün ve şu anın kollarına bırakın.”
Independent

“Elinizde, aşksız bir hayatın ölümden farksız olduğunu sıcacık bir anlatımla sunan, yüreğinize dokunacak bir roman tutuyorsunuz. Modern çağın aşksızlığında yaşarken nefes almanızı sağlayacak bir kitap okumak hakkınız.”
Marie Claire

“Sevdiğinizle yapmak isteyip de ertelediğiniz planlarınız
var mı? O zaman bu kitabı mutlaka okuyun.”
Daily Mirror

“Hayat dolu, sıcacık, ilham veren bir roman.”

Cosmopolitan
Kayan bir yıldız yerine, bir öpücükle dilek tuttunuz mu hiç....?


Bugün , Artemis Yayınları'ndan çok sevilen ve çok beklenen bir yazarın kitabı çıktı.Yazarı o kadar seviyoruz ki  artık yazdığı kitapların konusuna bile bakmadan wawww o çok güzel yazar, bizi hem güldürür hemde güldürürken düşündürür diyoruz. Tabi  yazarın kitaplarını sevmemiz de sevgili Artemis Yayınları'nın etkisi de paha biçilemez.Gerek yaptıkları kapak görselleri ile gerek titiz bir şekilde kitapları çevirmeleri ile bize yazarı sevdirdiler ve daha nice kitapları sevdirdikleri gibi.

Bu yüzden bu minik blogumdan onlara teşekkür ederim, bir kez daha .

Hım ne diyordum , evet bugün çok sevilen yazarın kitabı çıktı ama kim bu yazar? Kitabın adı ne ? diye sorduğunuzu duyar gibiyim . Evet yazarımız Sophia Kinsella  ve kitabının adı ; Düğün Gecesi (Wedding Night). Kitap, seri değil,tek bir kitap .

Şahsen ben kitabın konusuna ve kapak görseline bayıldım.  Bakalım sizler nasıl bulacaksınız? :)


SOPHİE KİNSELLA - DÜĞÜN GECESİ :

Lottie evlenmek istiyor, hem de çok. İçinde böyle önlenemez bir evlilik kıpırtısı, illa ve mutlaka doğru erkekle evlenecek, evlenmek zorunda. Hâlihazırdaki erkek arkadaşının kendisine evlenme teklif etmek üzere olduğundan da adı gibi emin. Ancak beklenen teklif gelmek bilmeyince ve üstüne üstlük eski sevgilisiyle de yeniden karşılaşınca, çılgın ve kararlı bir eylem planını acilen devreye sokuyor. Nedir o? Hemen evlenecekler. Neden? E, çünkü Lottie evlenmek zorunda. Ama neden? Canı istiyor. Eski sevgiliyle gerçekleşecek bu yıldırım evlenmesinde
nişan, söz ve diğer düğün koşuşturmacaları olmayacak. Hepsinden önemlisi, güvenli evlilik müessesesi kurulana dek çifte kumrulara sevişmek de yasak! Mükemmel!

Öte yandan... Lottie’nin kız kardeşi Fliss, kâbus gibi bir boşanmayla boğuşuyor ve kardeşinin de aynı cehenneme düşmesini asla istemiyor. Ona göre Lottie’nin bu ‘proje’ izdivacı ne pahasına olursa olsun, durdurulmalı. Kararlı taze dul Fliss, bu drama son vermek için mutlu çiftin bir Yunan adasında kurgulanan romantik tatilini dağıtmaya gidiyor. Lottie unutamayacağı bir düğün gecesi mi yaşayacak, yoksa o geceyi sonsuza dek hafızasından silmek mi isteyecek? İşte buna da artık kader karar verecek. Hâliyle, güleceksiniz.

“Komik, kıpır kıpır, romantik.”
-Daily Mail

“Romantik, kimi zaman buruk, kahkahalarınıza hâkim olamayacağınız kadar da komik.”
-Sunday Express

29 Kasım 2013 Cuma




Yabancı Yayınları’ndan çıkmış olan , Jamie Mcguire ‘nin Providence Üçlemesinin ilk kitabı olan “Araf’ı” okuyup, bitirmiş bulunmaktayım.


Öncelikle ; kitabın yazı puntosu , kapak tasarımı , iç kapak tasarımı ve çevirisi iyidi . Kitap rahat bir şekilde okunuyordu. Bu benim bir kitapta önem verdiğim kıstaslardan biri /bir kaçıdır.
Kitabımız; paranormal- aşk türünde yazılmış bir kitap. Nina adlı bir kızın günün birinde babasının ölümüyle birlikte hayatının nasıl değiştiğini , onu koruyan – kollayan ve yıllardır onu seven Jared adlı koruyucu meleği ile nasıl tanıştığını ve bu tanışmanın akabinde gelişen olayları , babasının ölümünün arkasında yatan sır perdesini aralamayı çalışmasını , arkadaşlarıyla ve ailesiyle yaşadığı ilişki , aralarında ki diyaloglar, şeytanlara karşı savaşmalarını yazar o kadar güzel bir şekilde anlatmış ki kitabın çoğu yerini soluksuz bir şekilde okudum diyebilirim.

Zaten bu kadar cümleden sonra anlamışsınızdır, kitabımız aynı zaman da bol aksiyonlu bir kitap

Ve en önemlisi şuydu ; ne yaşarlarsa yaşasınlar, Nina Ve Jared’in birbirlerine karşı duydukları aşk ve sevgi. Şahsen onların aşkına gıpta ettim.

Kısacası film tadında bir kitap okumaya hazır olun.Hatta tavsiyem geceleri yatmadan öncede bu kitabı okuyun ki belki rüyanız da okuduğunuz bölümler kendiliğinden senaryolaşıp, Nina ve Jared’in o büyülü dünyasına , rüyanızda da adım atmış olursunuz (hemde görüntülü fena mı :) ) 
Okumak isteyenlere bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyor ve kitaba puanımı veriyorum ; on üzerinden dokuz puan .

Yabancı Yayınları’na bu kitabı bizlerle buluşturduğu içinde çok teşekkür ederim.Saygılarımla…

28 Kasım 2013 Perşembe



 Dalgalar Hep Aşk Getirse ile tanınan Tawna Fenske'nin  yeni kitabı, 2 Aralık 2013 tarihinde Nemesis Kitap etiketiyle raflar da ki yerini alacaktır .

Şahsen gerek kitabın konusu , gerekse cici mi cici kapağıyla ilgimi çeken bir kitap oldu.  Yayınevine bol satışlar dilerim .

TAWNA FENSKE - YALANCI ÂŞIK :

Violet McGinn, anormallikten ve soyut şeylerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışan, mantıklı bir kadındır. Belki de bu yüzden kendine meslek olarak muhasebeciliği seçmiştir. Annesi ünlü bir medyumdur ve bir gün hastaneye yatırılır. Violet, annesinin işini bir süreliğine devralmak zorunda kalır ve hiç istemese de sahte medyumluk yapmaya başlar. 

Drew Watson, yakışıklı bir bar işletmecisidir. Cumartesi geceleri barında çaldığı müzikler eşliğinde dans eden müşterileriyle ve arkadaşlarıyla mutludur. 

Chris Abbott ise her kadının hayalini kurduğu genç, yakışıklı, kibar ve başarılı bir doktordur. 

Violet birini seçmelidir. Kalbini mi yoksa mantığını mı dinlemelidir? Yolunu bulmaya çalışırken yapacağı bir hata, belki de üçünün kaderini toptan değiştirecektir.


Hyperion Kitap'tan yepyeni bir kitap daha . Konusu içimizi ısıtacak cinsten bir kitap .

Zaten yazarı Milly Johnson'ın kalemini seviyor, bu kitabı da okumayı istiyorum. Nasip tabiki de:)

Bir Sonbahar Aşkı :

Rüzgârlı mevsimin tam ortasında, dört arkadaşın ayakları yerden kesilmek üzere... Onu yerle bir eden bir boşanmanın ardından daha yeni bekâr kalmış olan Juliet Miller kendisine ait bir daireye taşınır ve otuzlu yaşlarının ortalarında uygun birisinin çıkabileceğini düşünerek bir oda arkadaşı bulmak üzere bir ilan verir. Tam pes etmişken, serbest çalışan metin yazarı Floz çıkagelir ve iki kadın bir anda kaynaşır.

Julietin iri yarı, tatlı ikiz kardeşi Guy Flozla tanışır tanışmaz ona vurulur. Ancak, onu ne kadar etkilemeye çalışsa da bunu bir türlü beceremez, yanlış üstüne yanlış yapar. Bu arada, Guyınen yakın arkadaşı Steve de eskiden beri Juliete âşıktır… Ama bu öyle bir aşktır ki, ilk başından beri karşılıksız kalmıştır. Flozla Julietin arkadaşlıkları güçlendikçe, Floz Miller ailesinin bir parçası olmaya başladıkça, acaba Guy Flozun onlara karşı hissettiği seviyi daha farklı bir şeye dönüştürebilecek, ona âşık olmasını sağlayabilecek mi? Juliet en sonunda hayallerini süsleyen erkeğin, Piersın dikkatini çekince, Stevein kalbi kırılacak mı? Sonbahar ilerledikçe, aşk hepsi için tekrar mümkün olacak mı? Yoksa geçmişin sırları bu mevsimin altın renklerini kışını soğuğuna mı dönüştürecek?
(Tanıtım Bülteninden)

23 Kasım 2013 Cumartesi



Facebook'ta Kitap Dünyasında  Güneş Çavması adlı kitap için yarışma yaparken , bir de üyelerimiz için minik bir alıntı paylaşalım dedik hem metinsel hemde  görsel olarak .

Aynı çalışmayı burada da paylaşıyorum.




ALINTI : 

Meriç nasıl ifade edeceğini biraz düşündükten sonra yavaş yavaş konuşmaya başladı.“Biz Uğur’la aşk yaratmadık. Biz beraberken aşk çıkageldi… Ya da aşk ordayken biz üstüne gittik.
Mühim olan şu: Buluştuk… Üçümüz beraberdik. Ve insan aşkı bir kez bilince, sever… Hep sever...
Neyi sevdiği önemli olmaz çoğu zaman, kimi sevdiği... Sevme halini alır insan... Ben kocamı da çok sevdim… İşimi sevdim… Çocukları, arkadaşları… Kedileri.. Köpekleri… Çiçekleri… Güneşin doğmasını…Akşam olmasını… Domatesin kokusunu… Çok üşüdükten sonra battaniyeye sarınıp kanepede yatmayı… Yağmuru… Hüzünleri… Ağlamayı… Kahkaha atmayı… Hayatın, hem komik hem hüzünlü olmasını sevdim… ”


Pegasus Yayınları etiketiyle Aralık ayında çıkması planlanan  Lodz'un Yoksulları adlı  kitap , şahsen ilgimi çekmiş durumda .

Ne diyeyim ki hayırlı olsun .

YENİ KİTAP │ Łódź'un Yoksulları / Steve Sem-Sandberg 

Şubat 1940'ta, Polonya'nın Łódź şehrinde, Naziler ikinci en büyük Yahudi gettosunu kurdular. Gettonun kalbinde liderleri, altmış üç yaşındaki Mordechai Chaim Rumkowski bulunuyordu. Gizemli bir lider olan “Kral Chaim” diğer binlerce Yahudi bir daha görülmemek üzere kaybolurken yetişkinleri ve çocukları Alman Ordusu için çalışmaya zorladı. Rumkowski, kendi halkına ihanet eden, gözünü iktidar hırsı bürümüş bir Nazi kuklası mıydı, yoksa Almanlarla işbirliği yaparak Yahudileri kurtaran pragmatik bir lider miydi? Resmî kayıtlardan yola çıkarak yazılmış, güç, uzlaşma ve yozlaşma üzerine bir destan.
Sem-Sandberg'in romanı şehrin dışında, mühürlenmiş bir hayattan bahsediyor. Yahudilere yapılan acımasızlığı, açlığı, nafile kaçış çabalarını ve Alman disiplinini nasıl empoze ettiklerini anlatıyor.

Łódź'un Yoksulları'nda, Steve Sem-Sandberg okuyucusunu Yahudi Soykırımı'nın soğuk gerçeklerine doğru bir hayli hareketli bir yolculuğa çıkarıyor.

“Sıra dışı bir roman… Bu konu önceden defalarca yazıldı... fakat nadiren bu kadar yaratıcı bir gerçeklikle... Zekice derlenmiş bir tarihî kurgu. ”
—Ian Thomson, The Sunday Telegraph

“Belki de siyah beyaz bakış açısıyla bakmaktan uzak duran ilk Yahudi Soykırımı kaydı!”
—Daniel Sjölin, Babel

“Bu kitabı okumak ateşten gömlek ama aynı zamanda bir ayrıcalık, umarım hak ettiği başarıyı yakalar. Bu kadar güçlü bir etki bırakan az kitap okudum. İmrendiğim ve takdir ettiğim şey, yazarın gerçeklikle birebir bağlantı kurması. Tüm karmaşasıyla bu korkunç dünyayı gözler önüne seriyor ve insanlığa odaklanıyor. Olayı yaşıyor ve yeniden düşünüyorsunuz.”
—Man Booker Ödüllü Hilary Mantel

“Acımasız denecek kadar gerçekçi bu anlatım, yok edilmiş bu insanları yeniden hatırlatıyor.”
—Scotland on Sunday

Özgün Adı: De fattiga i Łódz
Çeviri Dili: İsveççe
Çevirmen: Elif Scheibe
Tür: Edebiyat - Roman
Sayfa: 672
Etiket Fiyatı: 28.00 TL
Basım Tarihi: Aralık 2013
** MÜJDE :)



Şans kitabı ile gönüllerimiz de taht kuran "KAREN KİNGBURY " bu sefer de BRİDGE (KÖPRÜ ) adlı kitabıyla  Eksik Parça Yayınları'ndan Aralık ayı içerisinde çıkacakmış .

Şahsen ben yazarın bizde çıkan  ilk kitabı Şans'ı  beğenerek okumuştum. Hatta blogta  yorumlar bölümünde kitap hakkında yaptığım yorumu okuyabilirsiniz .


 Epsilon Yayınları etiketiyle çıkan Tracey Garvis Graves'in Ada kitabı , raflarda ki yerini aldı . Hatta  raflar da ki yerini almakla kalmadı.Metrolarda bile karşımız da . Konusu bakımından ilginç ve güzel olan bu kitabı şimdi sizlere  tanıtacağım . Unutmadan kitap Ada serisinin ilk kitabıdır .





Otuzlu yaşlardaki İngilizce Öğretmeni Anna Emerson, Maldivlerdeki bir yazlıkta T.J. Callahan’a özel ders vermesi
 teklif edildiğinde bir an bile tereddüt etmeden bu yaz işini kabul eder.
Kütüphanenin yerine tropik bir adada çalışmayı kim istemez ki? 

Kimse onun fikrini almış olmasa da, T.J.’in şehri terk etmeye hiç niyeti yoktur. 
On yedi yaşında olan T.J, kanseri daha yeni alt etmiştir. Bu dertlerden kurtulduktan sonra ilk yazını ailesiyle değil, 
arkadaşlarıyla beraber geçirmek ister. 
Anna ve T.J. Maldivler’deki yazlık eve doğru yola çıkmışken, bindikleri deniz uçağının pilotu kalp krizi geçirir
ve uçak köpekbalıklarıyla dolu Hint Okyanusu’na çakılır. 

Zorlukla kıyısına vardıkları ıssız adada, ilk düşünceleri hayatta kalmaktır. 
Su, yiyecek, ateş ve barınak bulmak için beraber çalışmak zorunda kalırlar. Günler, haftalara, aylar yıllara dönerken, 
kazazedeler şiddetli tropik fırtınalar, denizin içindeki tehlikeli canlılar ve T.J.’in kanserinin tekrarlama ihtimali de dâhil 
birçok sıkıntıyla karşılaşırlar. 

Ancak en büyük tehlike adada herkesten çok uzakta, iki kişi yaşamaktır. 
T.J. adada bir doğum günü daha kutlarken, Anna da, yavaşça yetişkinliğe adım atan 
bu genç adamla yaşamanın eskisi kadar kolay olamayacağını anlamaya başlar. 




Artemis Yayınları'ndan klâsik bir kitap çıktı , geçtiğimiz günler de . Bu klâsik kitabın adı: "SONSUZA DEK AMBER" . 


 Zamanında filme bir bile uyarlanmış bu kitabı Artemis Yayınları etiketiyle okuyacak olmanın verdiği haz ise paha biçilemez .(Umarım okumak nasip olur ) 



Kathleen Winsor -Sonsuza Dek Amber :

Her şey bu romanla başladı. Amber tarihin en büyük aşk hikâyesini yazdı.

Amber St. Clare, henüz on altısında hamileydi, beş parasızdı ve Londranın tehlikeli sokaklarında tek başınaydı. Ancak keskin zekâsı, gözü karalığı ve dillere destan güzelliği sayesinde Restorasyon Dönemi İngilteresinde bir kadının erişebileceği en yüksek noktaya erişecek; fahişelerin, haydutların ve katillerin arasından sıyrılıp saraya terfi eden bu genç kadın, hem Büyük Vebayı, hem Londra Yangınını yaşayacaktı. En yoksulundan en soylusuna sayısız erkeğin -ve kadının- gönlünü fetheden Amber, daima tek bir adama bağlıydı. En çok sevdiği ve asla elde edemeyeceği o adam, bir mucize kadar uzaktı ona.

Okurken kendinizi kaybedeceğiniz, elinizden bırakamayacağınız bir roman... Yıllarca önce nasılsa, hâlâ aynı sarsıcılıkta müthiş bir hikâye.
-Barbara Taylor Bradford, romanın önsözünden-
(Tanıtım Bülteninden)



Kitabın filminden minik bir video (Lakin Türkçe alt yazılı değildir ) 




                        










Novella Yayınları'da, yayın hayatına merhaba diyen  yepyeni bir yayınevi . Martı Yayınları bünyesinde kurulmuş olan bu yayınevi , romance (romans ) kitaplarla biz okuyucuların karşısında olacakmış.

İlk kitapları ; Debbie Macomber'in Cedar Cove Serisinin İlk Kitabı. Bu seri toplam 12 kitaptan oluşuyor , tabi şimdilik devamı gelir mi   gelmez mi bilemiyorum .

Bizde 2 Aralık 2013 Günü çıkacak ilk kitabın adı ; Deniz Feneri Yolu .

Yayınevine, bu minik blogumdan da başarılar dilerim , yolları açık olsun:)




 


DENİZ FENERİ YOLU :

“Mucizeler Sokağı” serisiyle Türk okurunun beğenisini kazanan Debbie Macomber’dan keyifle okuyacağınız yeni bir seri…

Kendinizi Debbie Macomber’ın büyüleyici kalemine bırakmaya hazır olun…

Deniz Feneri Yolu - Debbie Macomber

Her kadının bir hikâyesi vardır…

Sevgili Okur.
Henüz beni tanımıyorsun. Fakat bu durum birazdan değişecek çünkü seni evime, yaşadığım yere davet ediyor; ailem, arkadaşlarım ve komşularımla tanışmanı istiyorum. Gel hadi, hikâyelerimizi öğren, hatta belki sırlarımızı da…

Yolunuzun kesiştiği her insanın az veya çok hayatınıza bir şey kattığı gerçeğini bilirsiniz. İnsan ilişkileri üzerine özellikle eğilen, hayatın içinden seçtiği olaylardan yola çıkarak yazdığı romanlarıyla geniş kitlelerin beğenisini kazanan Debbie Macomber, bu kez yeni karakterlerin birbirilerine geçmiş hikâyeleriyle karşınıza çıkıyor. Hiç bilmediğiniz ama tanımaktan büyük keyif alacağınız bu insanların yaşamlarına dahil olurken kimi zaman sevinecek, kimi zaman üzülecek, şaşırtıcı olaylara tanık olurken çoğu zaman heyecanlanacaksınız.


“Debbie Macomber’ın, büyüleyici kalemiyle duyguları harekete geçirme konusunda özel bir yeteneği var. ‘Cedar Cove’ serisi bunu bir kez daha doğruluyor.”
Publishers Weekly

“Debbie Macomber’ın yeni serisi ‘Cedar Cove’ için harikulade bir başlangıç. Serinin ilk kitabı Deniz Feneri Yolu’nda karşınıza çıkan karakterlerle dost olmaya, kendinizi onlardan biri gibi hissetmeye hazır olun.”
Reader to Reader

“Gerçek hayattan esinlenerek yazdığı romanlarıyla tanınan Macomber, etkileyici karakterlerden oluşan yeni serisi ‘Cedar Cove’da insan ilişkilerinde yaşanabilecek her tür sorunu aşk, umut ve hoşgörüyle buluştururken
okuru adeta büyülüyor.”
Booklist

416 sayfa - 19 TL

DAĞITIM TARİHİ: 2 ARALIK 2013


Yepyeni bir yayınevi , yayın hayatına merhaba dedi . Hangi  yayınevi mi ? Parodi Yayınları .

Parodi Yayınları , öğrendiğim kadarıyla ; Final grup bünyesinde bir yayınevi yani Final Dağıtım .

Kendilerine şöyle bir soru sordum. Neden yayınevinizin ismi Parodi? Onlar da şöyle bir cevap verdi ; hayat bir parodi, kitap ise ciddi bir iş ancak kitabın hayattan bağımsız olduğunu kim söyleyebilir. Öyleyse, kitap da parodi. Gayet ilginç ve güzel bir yanıt idi, bana göre . Kendilerine yayın hayatında , bu minik blogumdan da başarılar diliyorum. Elimden geldiğince takipçiniz olacağım ee tabi bir de okurunuz . Bol Şans Parodi Yayınları :) Peki Parodi Yayınları , hangi kitapları çıkaracak ? Şimdilik tabi bizi bu kitaplarla buluşturacaklarmış. İçlerinde en çok ilgimi çeken ; Tut Elimi , Babamı Beklerken ve Uzak Ülke adlı kitaplar oldu. ♥
 

TUT ELİMİ : (Nefes Serisi'nin ilk kitabıdır)

Artık azalan nabzımı yok sayamazdım. 
Kalp atışlarım ritmini korumak için mücadele ediyordu. Karanlık her yerimi sardı. 
Kayıp gitmek çok kolaydı sanki; sessizliğe teslim olarak hiçliğin kucağında çözümü bulmak... Bu yere doğru sürükleniyordum. 
Fedakârlığımın anılarına tutunmaya çalıştım sonra.
O sıcaklık, kalp çarpıntıları, Evan'ın gözlerindeki gerçek...
Yaşamak bir seçenek miydi hâlâ? 
Aşkın ve kaybın dengesinde uğruna mücadele edeceğim şeyi aşk belirledi ve eğilip fısıldadı kulağıma: TUT ELİMİ

UZAK ÜLKE : (Seri değildir, tek kitap )
 ilklerin yazı…
Ben Eliza. Eliza Miller. 
Amish toplumunun bir üyesiyim. 
Sizden farklıyım çünkü daha önce hiç pantolon giymedim sizin gibi ya da hiç cep telefonum olmadı. 
Farklıyım çünkü bambaşka bir dünyadan geliyorum.


veda yazı…
Tüm diğer Amishler gibi birbirine sımsıkı bağlı bir aileyiz biz. Fakat daha fazla burada kalamam.
Sizinle tanışmak, sizden biri gibi olmak istiyorum.
Hayatı yaşayarak öğrenmek ve bir seçim yapmak istiyorum.
Ayrılık vakti geldi.
Ayrılıp yeni bir dünyaya yelken açma vakti.

karar yazı…
Josh ile geçirdiğim her saniye, ruhumu büyülü bir müziğin melodisine kaptırmak gibi.
Ama artık bana ayrılan süre doluyor; bir seçim yapmak zorundayım.
Peki yüreğim rüzgârda oradan oraya savrulan bir yaprak gibiyken, gideceğim yönü nasıl belirleyebilirim?

 

ÇÜRÜK VE HARABE : (Benny Imura serisinin ilk kitabı , maalesef Türkçe'sini bilmiyorum)

Yalnızca iki seçeneğiniz var: 

Çalışmak ya da ölene hatta öldürülene kadar aç kalmak.

Zombiler tarafından işgal edilen çorak bir ülke. Kendi yasalarıyla çevrelenmiş küçük bir kasaba. Burada 15 yaşına giren herkes çalışmak zorunda. Çitlerin içinde veya dışında çalışmayanın sonu açlıktır. 
Benny artık 15 yaşındadır. Çalışmak için birçok iş dener ancak bir türlü başarılı olamaz. Abisi Tom'un sürdür
düğü aile mesleği ise ona göre değildir. Fakat çaresiz kalan Benny, bu işi kabul eder. O bir zombi avcısıdır artık. Ancak istemeyerek üstlendiği bu görev, ona bambaşka bir şey öğretir: İnsan olmanın ne demek olduğunu...
Jonathan Maberry'nin zombi cehenneminde kendi yolunu bulmaya çalışan bir gencin olgunlaşma evresini ustalıkla kaleme aldığı eseri Çürük ve Harabe'yi soluksuz okuyacaksınız...


   

BABAMI BEKLERKEN : (Seri değildir, tek kitap)

Bu gece de babamı bekleyerek karşıladım sabahı. Pencereme vuran ay ışığı altında oturup düşündüm uzun uzun. Babamdan hatıra pusulayı elime alıp seslendim gökyüzüne:
"Şu an benim gibi babam da ay ışığının hüznüyle mi meşguldü?"
"O da beni özlüyor muydu benim özlediğim gibi?"
"Biliyorum. Her gidiş mutlaka yanında hüzün taşır ama, bu bizim için değişemez mi baba?"









            
MERLİN:  KAYIP YILLAR (Merlin adlı serinin ilk kitabıdır)

Denesene korkak, diye haykırdı içimden bir ses. Denemelisin!

Ama hemen ardından başka bir ses yanıtladı onu: 
Bir daha asla! 
Geçen sefer gözlerini yitirdin. Bu sefer sıra ruhunda. 
Bir daha asla! 

Göster, diye buyurdu goblin. Yoğunlaşan sise rağmen kol kaslarının hamle yapmak için kasıldığını görebiliyordum. Kılıcını kaldırdı ve Ria'nın boynuna dayadı.
Hâlâ bir şey yapmıyordum.
İşte o anda gittikçe şiddetlenen tuhaf bir rüzgâr ortada duran yaşlı karaağacın dallarını sallamaya başladı. Ağacın çıkardığı sesler çığlık olup yükseldi.
Goblin, başını kaldırdığında kökünden kurtulan ağacın üzerine devrildiğini ancak görebildi ve son duyulan, acı dolu çığlığı oldu.


 

 KAYIP : (Kayıp serisinin ilk kitabıdır)    
  Dikkatli ol Seni almaya geliyorlar.
''Eve gitmem için bana gerekli şifreyi söyle '' dedi. ''Lütfen.''
Bay Hodge başını salladı. Jonah, BGye döndü. Bir saniyelik bir tereddütten sonra BG de başını salladı.
''Seçim yapmak zorundasınız '' dedi. ''Sizin ‘şimdiniz sınırların dışında kaldı. Ya geçmiş ya gelecek seçim sizin ''

On üç yıl önce bir gece nereden geldiği bilinmeyen bir uçak çıkar ortaya... İçinde ne pilot ne de mürettebat vardır sadece otuz altı tane bebek... On üç yıl önce Jonah ve Chip isimli iki bebek de bu uçaktadır. Ve bugün bu iki çocuk aynı anda bir mektup alır. Mektubu açarlar. Tek bir cümle yazmaktadır mektupta Sen kayıplardan birisin.
Bu gizemli mektupla birlikte Jonah Chip ve Jonahın kız kardeşi Katherine geçmişte yaşananları araştırmaya koyulur... Nereden geldiklerini keşfetmeye yönelik onların bu çabası çocukları çok
uzak bir geçmişten bugüne uzanan bir komplonun içine sürükler.
 




 Ejderha Çocuk - Zümrüt Peşinde : (Ejderha Çocuk serisinin ilk kitabıdır )
 Hamar isimli küçük köy, daha önce böylesine bir gürültü ile sarsılmamıştı hiç! Muazzam bir kükreyiş evlerin etrafında yankılanıyor; sıcak bir rüzgâr dar sokaklarda dolaşıyordu. İnsanlar ne olduğunu görmek için aceleyle dışarı çıktı.


  

MASKESİZ BEŞLER - GÜMÜŞ ÖRÜMCEK MAĞAZASINDA:

 
Onlar beş sıkı arkadaş, 
beş gözü kara ve üstelik korkusuz; 
bu sebeple maskesizler. 
Abarttık mı biraz?
Yoo!

Neyse, mevzuya girelim.
Bu bizim beşli, el fenerini denemek için eski gümüş madenine girer.
Ama bu derin ve karanlık maden, Profesör Salivari'nin elindedir.
Bakalım bu beş kafadar, Salivari'nin tehlikeli planını önleyebilecek midir?
(şüpheniz mi var? buyrun öyleyse)








 KORSAN KOMŞULAR:
 Michiel bir gün dışarıdan gelen gürültü patırtıyı işitir. Ne olduğuna bakmak için çıktığında gözlerine inanamaz. Yeni komşuları bir korsan ailesidir
.

16 Kasım 2013 Cumartesi



Aslında bu kitabı İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'ndan  önce okumuştum .Buraya yorumu ancak yazıp gönderiyorum :)

4 Düğün 1 Fiyasko adlı serinin ilk kitabı olan “Düğün Hediyesi “; kapağı , iç kapağı , çevirisi ve yazı puntosuyla dört dörtlük bir kitaptı .Titiz bir çalışmanın ürünü olduğu  belliydi .

Kitap’ta ; Julie adlı bir kadının  bir gün bir eleştirmenin Andrew Kyle ‘ın  verdiği bir puan yüzünden restoranının kapanması  ve bunun akabinde Rose’un Köşkü adlı mekan da bir düğün için  iş bulması  ve bu işi elinden geldiğince  en iyi şekilde yapmaya çalışmak istemesi , fakat hiç beklenmedik bir sürprizle karşılaşması  ve bu sürprizin onun  hayatını değiştirmesini konu alan bu kitabı okurken ,  çok eğlendim.

Kısa  metrajlı  100 dakikalık  bir romantik komedi filmi izliyormuşum hissine kapıldım. Hatta kitabı okurken , konusu biraz daha farklı olan bir film aklıma geldi , başrollerinde Catherine Zeta Jones , Aaron Eckhart ‘ın oynadığı  Aşkın Tarifi filmi ( No Reservations ) .

Kitap zaten çok kalın bir kitap değil , fazla da yorum yazamıyorum , yazabilirim lakin bu sefer detaya kaçmış olurum.Bu da okuyacak kişiler için iyi olmayabilir , hevesleri kursaklarında kalmasın .

Aynı zaman da kitaptan alınabilecek  nasihatler de mevcut .

Kısacası ben bu kitabı beğendim . Okumak isteyenlere tavsiye ederim .

Son olarakta , bu kitabı bizlerle buluşturduğu için ARKADYA YAYINLARI’NA  çok teşekkür ediyorum.Devamını da  bekliyor olacağım .Kitaba da bir puan verecek olursam 10 üzerinden 8 puan verirdim .



Yabancı Yayınları'ndan  çıkmış olan Jamie Mcguire'nin  Araf adlı kitabından  minik bir alıntı çalışması .. ;)













Destek Yayınları'ndan çıkmış olan Ahmet Batman'ın Soğuk Kahve adlı kitabından  minik alıntı(lar) çalışması



23 Ekim 2013 Çarşamba



YABANCI YAYINLARI'NDAN ÇIKAN "BOB'UN DÜNYASI" ADLI KİTABA YORUMUM ;

Bob’un Dünyası adlı kitap , Sokak Kedisi Bob’un devamı niteliğinde , ilk kitapla az da olsa bağlantı var , yazar geçmişte şunu yapmıştım dediğin de aaa ne yapmıştı acaba dememek için,ilk kitap okunmalı . Ama bağımsız da okunabilir .

Çevirisi son derece akıcı idi .Yazım hatası yok denecek kadar azdı . Yazı puntosu  her zaman belirttiğim gibi  benim için çok önemlidir, yazı puntosu da gayet iyi di.Sayfa kalitesi de.Ayrıca kapakta çok tatlıydı . Yani kitap,titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu belli ediyordu .

 Bu kitapta ; yazarımız James Bowen  hem kendi dünyasında ki olayları  hemde kedisi Bob ile birlikte yaşamış olduğu  iyi – kötü , duygusal – neşeli anıları kaleme almış .Kitapta aynı zaman da ,aile, arkadaşlık ve dostluk ilişkilerini , sevgiyi,  inancı , umudu ve sadakat  konuları  işlenmiş.

 Bir insanın  en dibe vurduğu an da,  yaşamına girecek küçük sevecen bir varlıkla(buradaki varlık  Bob tabiî ki J ) hayatının nasıl değişebileceğini okurken kimi yerde duygulandım kimi yerde gülümsedim .

Bu kitabı okuyan herkes ,kendine özgü  dersler çıkarabilir. Ve hiç kedi sevmeyen biri bile  kucağına bir kediyi alıp sevmeyek isteyebilir.Özellikle Bob gibi bir kediyse …

Kısacası ,ben bu kadar içten bir anlatımı olan bu kitabı çok sevdim .Ve okumak isteyen herkese tavsiye ederim .
Bu kitabı bizlerle buluşturduğu için Yabancı Yayınları’na  da  çok teşekkür ediyorum .Saygılarımla…



12 Ekim 2013 Cumartesi


Yabancı Yayınları'ndan çıkmış olan Tatlı Bela Kitabı İçin ;

Öncelikle şunu söyleyebilirim kitabın adı gibi kendisi de çok tatlı  bir kitap .Çevirisi akıcı lakin bazı yerlerde  kelime hataları  fazla idi  .Ve  bazı yerlerde bu hatalar  göze batabiliyordu, ne yazık ki .Gene de kitabın geneline baktığımda  nazar boncuğu olarak , o yazım hatalarını varsayıyorum.
Kitabın konusuna kısaca değinecek olursam ; Abby adlı bir kızın( ki bu kız kendi halinde ,dersleriyle ilgilenen , küfür bile etmeyen ve alkol kullanmayan bir kız )  bir gün arkadaşlarıyla bir dövüşü izlemeye gitmesiyle,  evet yanlış duymadınız,  bir dövüşe  gitmesiyle, ora da  deli dolu ,sempatik ama  aynı zaman da  bela biri( tatlı bela ) olan Travis
ile tanışacaktır .Ve hayatı ,bu tanışmayla birlikte yavaş yavaş değişime uğrayacaktır . Kitapta ; aşkı , arkadaşlık ve dostluk ilişkilerini ,aile bağlarını , fedakarlığı  vb . okuyacaksınız .
Kitabı okurken , çoğu yer de olayların gidişatını da tahmin edebilmeme rağmen ,çoğu yer de beni şaşırtan olaylar da  yok değildi .Süprizler de vardı .Okursanız göreceksiniz .:)
Aynı zamanda , Abby ile Travis ikilisinin  ve arkadaşlarının arasında geçen diyalogları okurken çoğu yerde güldüm ve  bazı yerlerde duygulandım .Bazı yerler de  de sinir oldum  :)
 Buna rağmen ben , bu kitabı çok sevdim. Kısacası , okumayan herkese, özellikle genç yetişkin kitaplarını seven herkese, tavsiye ederim . 
Ve serinin ikinci kitabını da merakla bekliyor olacağım .Yabancı Yayınları’na da bu kitabı çıkardıkları ve bizlerle buluşturdukları için , teşekkür ederim .Saygılarımla …